Kullanım Kılavuzları
bulunan bazı dezavantajlar şunlardır: - Ekran tazeleme hızı düşüktür. - Renk kontrastları azdır. - Ortamdaki fazla ışığı yansıtırlar. Görüntü net değildir. - Hareketli görüntüler bulanıktır. -Sıvı kristal akışının yavaşlığı görüntü izinin hemen silinmemesine neden olur. Bu dezavantajların yanı sıra, düşük güç harcamaları, çok küçük hacimleri ile taşınabilir PC'ler için vazgeçilmezdir. Bazı LCD modellerinde, "arkadan aydınlatma" yöntemi kullanılarak bulunduğu ortamdaki ışık dengelenir. Böylece ekrandaki istenmeyen yansımalar bir ölçüde önlenir. LCD monitörlerde şuan aktif matris monitör çeşidi kullanılmaktadır. Pasif matriks monitörlerin tersine aktif matrikslerde, her pixeli kontrol eden ayrı ayrı transistörler vardır. Bu transistörler, piksellerin henüz parlaklığını yitirmeden yenilenmesini sağlar. Her pixelin kendine ait bir regülatörü vardır. Bu regülatör yardımı ile her bir pixele ait voltaj değerini etkilemediğinden daha iyi görüntüler elde edilir. LCD monitörler henüz her kullanıcıya hitap edemiyorlar çünkü fiyatları gerçekten çok yüksek. LCD ekranlar sıvı kristal ekranlardan yapılıyorlar. Sıvı kristal ekranların öncelikle çok büyük avantajı var. En büyük özelliği sadece 1mm’lik bir kalınlığa sahipler. Bu yüzden notebook bilgisayarlarda ve bazı masaüstü ki masrafından dolayı pek tutulmuyor. 15 cm’lik kasa kalınlığıyla –hatta daha az olanları da var- normal bir 17" monitörden yaklaşık olarak üç kat daha az yer kaplıyor. Yalnız bu ekranların fiyatları birkaç bin dolar. Likit kristal bir ekranda resim çeşit dağılımlı bir arka plan aydınlatması, iki cam arasındaki sıvı kristal yüzey ve pikselin kontrolünü sağlayan iletken indiyum – kalay – oksit (ITO) matris ile sağlanıyor. Sıvı kristalin molekülleri bir resim noktasının arka plan aydınlatması ile aydınlanıp aydınlanmayacağına karar veriyor. Sıvı kristaller, sabit kafes yapılarından dolayı sıcaklık, ışık veya elektriği etkini yönüne göre etkileyebiliyor. Bu olaya verilen ad ‘antisotropi’... Sıvı maddelerde ise gelişi güzel dağılım sebebiyle ışığın geliş yönü o kadar da önemli değil. Çubuk şeklindeki karbon, hidrojen ve oksijen molekülleri de anisotrop davranıyorlar ve ışığı kırıyorlar.