programlanabilme (kurulabilme) izlerinden sayılır. Kullanıcının sağladığı bu
kartlar sayesinde, dokuma tezgâhı kart üzerindeki delikler ile tarif edilen
çizime işleyişini uyarlayabiliyordu.
1837 yılında Charles Babbage, adını Analytical Engine (Çözümlemeli veya
analitik makine) koyduğu, ilk tam programlanabilir makinesel bilgisayarı
kavramsallaştırıp tasarladı. Ancak parasal nedenler ve üzerindeki
çalışmalarının sonlanamaması nedeniyle bu makineyi geliştirmedi.
Delikli kartların ilk büyük ölçekli kullanımı ise Herman Hollerith tarafından,
1890 yılında muhasebe işlemlerinde kullanılmak üzere tasarlanan hesap
makinesidir. Hollerith'in o dönemde bağlı olduğu işletme ise sonraki yıllarda
küresel bilgisayar devine dönüşecek IBM'dir. 19. yüzyılın sonlarına
varıldığında, gelecek yıllarda bilişim donanım ve kuramlarının gelişimine
büyük katkıda bulunacak uygulayımlar (teknolojiler) ortaya çıkmaya
başlamıştılar: delikli kartlar, Boole cebiri, boşluk tüpleri ve teletip aygıtları.
20. yüzyılın ilk yarısında ise, birçok bilimsel gereksinim, gittikçe
karmaşıklaşan örneksel (analog) bilgisayarlar ile giderildiler. Ancak günümüz
bilgisayarlarının yanılmazlık düzeyinden hâlâ uzaktılar.
1930'lar ve 1940'lar boyunca bilgisayar uygulayımı gelişmeye devam etti, ve
sayısal elektronik bilgisayarın ortaya çıkışı ancak elektronik devrelerinin
buluşundan (1937) sonra gerçekleşebildi. Bu dönemin önemli çalışmaları
arasında aşağıdakiler sayılabilir:
ENİAC, von Neumann mimarisini uygulayan ilk bilgisayarlardandır.
• Konrad Zuse'nin "Z makineleri". Z3 (1941) ikili sayı tabanına dayalı işleyip,
gerçel sayılar ile işlem yapabilen ilk makinedir. 1998 yılında Z3'ün Turing
uyumlu olduğu kanıtlanmış ve böylece ilk bilgisayar unvanını edinmiştir.
• Atanasoff-Berry Bilgisayarı (1941) boşluk tüplerine dayalı olup, ikili sayı
tabanının yanı sıra, sığaç tabanlı bellek donanımına sahipti.
• İngiliz yapımı Colossus Bilgisayarı (1944), kısıtlı programlanabilirliğine
(kurulabilirliğine) karşın, binlerce tüp kullanımının yeterince güvenilir bir